HALİD MECDUB - Faslı tarihçi ve araştırmacı Kemal el-Merini, görkemli tarihiyle öne çıkan Safru kentinde turizmin canlandırılmasına yönelik adım atılmadığı için kentin adeta kaderine terk edildiğini söylüyor.
Geçmişe ve bugüne tanıklık eden derin bir vadinin ikiye böldüğü kentte, bahçelerin arasından akan şelaleler doyumsuz manzara sunuyor.Safru kentinde ilk yerleşim merkezinin şelaleye yakın bir yamaçta ortaya çıkması milattan sonra 7. yüzyılın ikinci yarısına uzanıyor. Antik kentte ziyaretçileri surları ve aynı adı taşıyan meydanın karşısında yer alan ilk kapısı Bab el-Makam karşılıyor. Kapının ardında arka arkaya sıralanan dükkanlar ve evler de kentin kadim tarihinin izlerini taşıyor.
Safru kentinin girişi ve kıyı bölgeleri, özellikle su kanallarının uzandığı Akay Vadisi, bahçelerle bezenmiş durumda.Kentin bahçeleri, tarım alanları ve ağaçları bu sudan beslendiği için son zamanlarda Akay Vadisi'ndeki su miktarının önemli ölçüde azalması, bölge sakinlerini de endişelendiriyor.
Safru kenti ile El-Behalil kasabası yakınlarında, Akay Vadisi'ndeki suyun ana kaynağı bulunuyor. Bölge sakinleri, zaman zaman buraya sevdikleriyle dinlenmeye ve boş vakitlerini geçirmeye geliyor.- Kentin parlak geçmişiFransız keşiş ve yazar Charles de Foucault, Fransız yazar Sidonie-Gabrielle Colette gibi pek çok yazar, kitaplarında Safru kentinin geçmişinin görkeminden söz ediyor.AA muhabirine konuşan tarihçi ve araştırmacı Merini, kentin bazıları hala ayakta olan bazıları ise kaybolmuş tarihi eserleriyle öne çıktığını ifade etti.Kentte dünyanın en eski ibadet yerlerinden Kehf el-Mumen Mağarası'nın bulunduğunu aktaran Merini, bu alanın Kültür Bakanlığı tarafından henüz tarihi sit alanı olarak sınıflandırılmadığını ancak en önemli yapılar arasında yer aldığını kaydetti.
Merini, kentte birçok medeniyete tanıklık eden antik camilerin yanı sıra kapı ve surların da bulunduğunu aktardı.Tarih boyunca buradaki bölge halkının her zaman refah içinde yaşadığını dile getiren Merini, kentin geçmişinin "parlak ve görkemli" olarak nitelenmesinin ana sebebinin bu olduğunu söyledi.Bu parlak geçmişin, tarım ve kentsel yaşam arasındaki dengeden de kaynaklandığını ifade eden Merini, kentin daha önce ticari kervanların uğradığı bir merkez olmasının yanı sıra çok sayıda sanat ve Spor binasına da sahip olduğunu belirtti.Merini, Safru'nun idari yapılanması hakkında ise "Safru, 1917'den bu yana belediyeydi. Kent tarımsal üretimle öne çıktı. Bu nedenle eski zamanlardan bu yana çiftçiler arasında yarışmalar düzenleniyor. 'Habbe el-Muluk' (Kiraz) ülkenin en eski festivallerinden biri." dedi.Kentte 1970'lerde 6 otel, 4 yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve futbol sahaları, iki sinema salonu olduğunu kaydeden Merini, turistik faaliyetler ve kamp alanlarının yanı sıra araba ve bisiklet yarışları gibi spor etkinliklerine de ev sahipliği yaptığını söyledi.Merini günümüzde ise bölgede sadece bir yüzme havuzu olduğunu, sinema salonu ve kampın da kapandığını aktardı.Safru'daki dükkanların vitrinlerine "satılık" tabelaları asıldığını, bölge turizminin canlandırılması için adım atılmadığını savunan Merini, "Antik kente, tarihi surlara ve doğa harikası şelaleye rağmen kenti Fas vatandaşlarının ya da yabancıların ziyaret etmemesi çok üzücü." ifadelerini kullandı.Merini, kentin bu haliyle adeta kaderine terk edildiğini sözlerine ekledi.
Geçmişe ve bugüne tanıklık eden derin bir vadinin ikiye böldüğü kentte, bahçelerin arasından akan şelaleler doyumsuz manzara sunuyor.Safru kentinde ilk yerleşim merkezinin şelaleye yakın bir yamaçta ortaya çıkması milattan sonra 7. yüzyılın ikinci yarısına uzanıyor. Antik kentte ziyaretçileri surları ve aynı adı taşıyan meydanın karşısında yer alan ilk kapısı Bab el-Makam karşılıyor. Kapının ardında arka arkaya sıralanan dükkanlar ve evler de kentin kadim tarihinin izlerini taşıyor.
Safru kentinin girişi ve kıyı bölgeleri, özellikle su kanallarının uzandığı Akay Vadisi, bahçelerle bezenmiş durumda.Kentin bahçeleri, tarım alanları ve ağaçları bu sudan beslendiği için son zamanlarda Akay Vadisi'ndeki su miktarının önemli ölçüde azalması, bölge sakinlerini de endişelendiriyor.
Safru kenti ile El-Behalil kasabası yakınlarında, Akay Vadisi'ndeki suyun ana kaynağı bulunuyor. Bölge sakinleri, zaman zaman buraya sevdikleriyle dinlenmeye ve boş vakitlerini geçirmeye geliyor.- Kentin parlak geçmişiFransız keşiş ve yazar Charles de Foucault, Fransız yazar Sidonie-Gabrielle Colette gibi pek çok yazar, kitaplarında Safru kentinin geçmişinin görkeminden söz ediyor.AA muhabirine konuşan tarihçi ve araştırmacı Merini, kentin bazıları hala ayakta olan bazıları ise kaybolmuş tarihi eserleriyle öne çıktığını ifade etti.Kentte dünyanın en eski ibadet yerlerinden Kehf el-Mumen Mağarası'nın bulunduğunu aktaran Merini, bu alanın Kültür Bakanlığı tarafından henüz tarihi sit alanı olarak sınıflandırılmadığını ancak en önemli yapılar arasında yer aldığını kaydetti.
Merini, kentte birçok medeniyete tanıklık eden antik camilerin yanı sıra kapı ve surların da bulunduğunu aktardı.Tarih boyunca buradaki bölge halkının her zaman refah içinde yaşadığını dile getiren Merini, kentin geçmişinin "parlak ve görkemli" olarak nitelenmesinin ana sebebinin bu olduğunu söyledi.Bu parlak geçmişin, tarım ve kentsel yaşam arasındaki dengeden de kaynaklandığını ifade eden Merini, kentin daha önce ticari kervanların uğradığı bir merkez olmasının yanı sıra çok sayıda sanat ve Spor binasına da sahip olduğunu belirtti.Merini, Safru'nun idari yapılanması hakkında ise "Safru, 1917'den bu yana belediyeydi. Kent tarımsal üretimle öne çıktı. Bu nedenle eski zamanlardan bu yana çiftçiler arasında yarışmalar düzenleniyor. 'Habbe el-Muluk' (Kiraz) ülkenin en eski festivallerinden biri." dedi.Kentte 1970'lerde 6 otel, 4 yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve futbol sahaları, iki sinema salonu olduğunu kaydeden Merini, turistik faaliyetler ve kamp alanlarının yanı sıra araba ve bisiklet yarışları gibi spor etkinliklerine de ev sahipliği yaptığını söyledi.Merini günümüzde ise bölgede sadece bir yüzme havuzu olduğunu, sinema salonu ve kampın da kapandığını aktardı.Safru'daki dükkanların vitrinlerine "satılık" tabelaları asıldığını, bölge turizminin canlandırılması için adım atılmadığını savunan Merini, "Antik kente, tarihi surlara ve doğa harikası şelaleye rağmen kenti Fas vatandaşlarının ya da yabancıların ziyaret etmemesi çok üzücü." ifadelerini kullandı.Merini, kentin bu haliyle adeta kaderine terk edildiğini sözlerine ekledi.