"Yenidoğan çetesi" davasının duruşması yarına ertelendi
Tutuksuz sanık Fetin Rüştü Yıldız: - "Fırat Sarı, 'Hizmetleri kurmanızda size yardımcı olabilirim.' dedi. Bu konuda sabit fiyat yoktur. Cirodan yüzde 35 pay veriyorduk. Ancak SGK'ye fatura ettiğimiz kısımda bu ödeme yüzde 20 şeklinde oluyor. Ödemeyi Medisense şirketine yaptım" - Tutuksuz sanık Cafer Akdur: - "Ben ne bir örgüt üyesiyim ne de SGK'yi dolandırdım. Yoğun bakımda ölen bebekler hakkında bir suçum yok. Ben bebek yoğun bakım doktoru değilim, çocuk sağlığı doktoruyum. Fırat Sarı'yı tanımıyorum"
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, tutuksuz sanık Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız'ın savunması alındı.
Yıldız, iddia edilen eylemlerin gerçekleşmesinin ve bir hilenin söz konusu olmadığını öne sürdü.
Başhekimliğini yaptığı hastanede çok sayıda tıbbi bölüm bulunduğunu dile getiren Yıldız, "Başhekim olarak her hastaya ne tür ilaç verildi, nasıl tedavi uygulandı hepsini kontrol etmem mümkün değildir. Bunlar alanında uzman sağlık çalışanları tarafından yapılıyor." dedi.
Yıldız, tutuklu sanık doktor İlker Gönen ile olan tape kaydına ilişkin, "Benim başhekim olarak buradaki konuşmam, sadece dosyalarda varsa bir eksiklik kontrolünü sağlamaya yönelik bir konuşmadır. Savcılık makamınca konuşmalar yanlış anlaşılmış. Eylemlerden haberim varmış gibi anlaşılmış. Epikriz normalde günlük olarak ve doktorlar tarafından yazılmalıdır. Ama takip etmemizin mümkünatı yoktur. Tüm işlemlere ait evraklara hekimin e-imzasından sonra bakılabilir." diye konuştu.
İşletmeye ilişkin anlaşmayı tutuklu sanık doktor Fırat Sarı ile imzaladığını belirten Yıldız, "Anlaşmada maaş ve personelle ilgili bir şey yoktur. Anlaşma sadece yenidoğan yoğun bakımının daha kaliteli olması üzerineydi. Personeller bizim personellerimizdi. Maaşları biz ödüyoruz. Medisense şirketindeki hemşirelere ödenen paralar hakkında bir anlaşmamız yok. Konuyla ilgili bilgim yok. İlker Gönen her gün gelip vizite yapardı. Ciro artışlarıyla ilgili Fırat Sarı ile bir görüşmem olmadı." ifadesini kullandı.
Yıldız, danışmanlık için Fırat Sarı'nın kendisine geldiğini söyleyerek, "Fırat Sarı, 'Hizmetleri kurmanızda size yardımcı olabilirim.' dedi. Bu konuda sabit fiyat yoktur. Cirodan yüzde 35 pay veriyorduk. Ancak SGK'ye fatura ettiğimiz kısımda bu ödeme yüzde 20 şeklinde oluyor. Ödemeyi Medisense şirketine yaptım." dedi.
"Danışmanlık için ödenen ücret fazla değil mi?" sorusuna karşılık Yıldız, "Danışmanlık için ödenen para fazla değil. Bence ödenen paranın karşılığını hizmet olarak aldık." diye konuştu.
Yıldız, birçok hastanenin kendilerine hasta yönlendirdiğini belirterek, hastanenin başka firmalardan da adli tıp, hukuk gibi konularda danışmanlık aldığını dile getirdi.
- "Meraktan da olsa bu bebekler neden ölmüş diye hiç sormadınız mı?"
Tutuksuz sanık Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur, savunmasında, 8,5 yıldır bu hastanede çalıştığını dile getirerek, "Ben ne bir örgüt üyesiyim ne de SGK'yi dolandırdım. Yoğun bakımda ölen bebekler hakkında bir suçum yok. Ben bebek yoğun bakım doktoru değilim, çocuk sağlığı doktoruyum. Fırat Sarı'yı tanımıyorum. İsmini bile duymadım. Bebek yoğun bakımını aldığını bilmiyorum. Bir şey imzalamadım. İlker Gönen'i hiç görmedim. Ben son bir yıl başhekimlik yaptım." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanı, sanığa hitaben, "Benim sizden daha çok bilgim var hastaneyle ilgili. Bu, size absürt gelmiyor mu? Koskoca hastanenin başhekimisiniz sizi boşuna oraya oturtmuyorlar. Kaç yıllık doktorsunuz?" dedi.
Sanık Akdur, bu soruya, "Bilgim olsa zaten burada açıklayacağım." karşılığını verdi.
"Ölen bebeklerle ilgili bilginiz var mı?" sorusu üzerine sanık Akdur, "Bebeklerin ölüm evrakları bana gelir. Ben cenazelerin çıkışı için imza atıyordum." ifadesini kullandı.
Sanık Akdur, "Meraktan da olsa bu bebekler neden ölmüş diye hiç sormadınız mı?" sorusuna "Hayır." yanıtını verdi.
- "Çağla Kaya, 'bebeği entübe gösterin ilaç düşümü yapacağım' diye yakınıyordu"
Tutuksuz sanık hemşire Tuğba Özkaynak, savunmasında, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Bağcılar Medilife Hastanesinde yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak çalıştığını, bir süre sonra buradan ayrıldığını belirten Özkaynak, "Başka işe girdim. Bu olaylardan dolayı işten çıkarıldım." dedi.
Tape kayıtlarında tutuklu sanık Çağla Kaya'nın kendisine yönelik "Entübeymiş gibi gösterelim." ifadesi sorulan Özkaynak, "Ben bebeğe neyse onu yaptım. Çarşaf dosyalarda değişiklik yapamam. O anda bebek neyse onu yazıyoruz. Çağla Kaya, 'bebeği entübe gösterin ilaç düşümü yapacağım' diye yakınıyordu." dedi.
Özkaynak, tutuklu sanık hemşire Çağla Kaya'dan kendi hesabına gönderilen paranın hastane tarafından verildiğini düşündüğünü iddia etti.
Sorumlu hemşire Çağla Kaya'ya ulaşamadığı zaman tutuklu sanık İlker Gönen'i aradığını belirten Özkaynak, "Ben gece nöbetlerimde hiçbir çocuk doktorunun geldiğini görmedim. Gece bir doktor yoktu. İlk aradığım sorumlu hemşirem oluyordu ya da hekim İlker Gönen'i arardım. Bana baskı, mobbing yapılıyordu. Hemşire olarak 4-5 bebek bakmak zaten zordu." diye konuştu.
Sanık Özkaynak, "Entübe gösterilmesine ilişkin isteğin suç olduğunu düşündün mü?" sorusuna, "Doğru olmadığını biliyorum. Zaten yerine de getirmedim." yanıtını verdi.
- "Bir iletişim hatası"
Tutuksuz sanık tıbbi sekreter Sümeyye Özdemir de savunmasında, Beylikdüzü Medilife Hastanesinde hastaların yatış ve taburculuk işlemlerini yaptığını söyledi.
Bebekle ilgili bir süreçte devreye giremediğini kaydeden Özdemir, "Bir sorun çıktığında Fırat Sarı ya da İlker Gönen'i arıyordum." dedi.
Özdemir, Medisense şirketinde şahsi olarak para istemediğini, tutuklu sanık Sümeyye Nur Arslan ile arkadaş olduğu için onun kendisine para attığını, paranın da o hesaptan geldiğini bilmediğini savundu.
Mahkeme başkanının tape kayıtlarında geçen "Bizi kızlar patlatmış aslında" sözlerinin sorulması üzerine Özdemir, o konuşmanın bir iletişim hatası olduğunu savundu.
Özdemir, epikriz yazacak tıbbi bilgisi, yetkisi ve imzası olmadığını söyledi.
Yaklaşık 7,5 saat süren, 7 sanığın dinlenildiği duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarın saat 09.30'a ertelendi.
Bu arada, dava kapsamında 22 tutuklu sanık ile 7 tutuksuz sanığın savunması alınmış oldu.